ALMANYA EKSEN KAYMASI MI YAŞIYOR?

• Gündemdeki en üst sırasını koruyan Ukrayna meselesinde değinilmesi gereken noktalardan birisi Almanya’nın bu kriz içerisindeki tutumudur.

• Öncelikle Almanya’nın Ukrayna’ya silah ihracatına karşı durması,Kuzey Akım 2 hattının yaptırım listesine alınması öncesinde bunun bir özel sektör işi olduğunu söylemek gibi kaçamak yolları benimsediği görülmektedir.

• Her ne kadar günümüzde çok bilinmesede Almanya’nın dengeleyici ve Doğu tarafına göz kırpan politikaları yeni bir gerçeklik değildir.Bu noktada değinilmesi gereken kavram ‘Ostpolitik’ kavramıdır.Bu kavram,1960ların sonlarına doğru Almanya’nın özellikle ülke içerisindeki ABD etkisini zayıflatıp Doğu bloğuyla ilişkilerini normalleştirme ve bir denge oluşturma çabası olarak tanımlanabilir.Bu tarihsel bilginin üzerine bugün Rusya ve Almanya arasındaki 45-50 Milyar avro civarındaki ticari hacim ve Almanya’nın gaz konusunda Rusya’ya olan bağımlılığı birleşince aslında Almanya’nın bugünki tavırlarını anlamak biraz daha kolaylaşmaktadır.

• Batılı müttefikler arasında Almanya şüpheli bir duruma düşmüştür.Ancak bu noktada Almanya’nın dış politikasını belirlerken geçtiğimiz dönemde yaşanan Trump politikalarını unutmadığı ve birdaha o duruma düşmek istemediği arka planda değerlendirilmektedir.Bu dönemin yarattığı tecrübe Almanya’nın tek taraflı bir düşünce yapısı içerisinde olmaması gerektiğini gösteren bir gösterge olarak değerlendirilmektedir.

• Her ne kadar çok fazla değerlendirilmesede Olof Scholz yönetiminin henüz iç dengeyi tam anlamıyla sağlayamadığı,ayrıca çok partili koalisyon arasında uyuşmazlıkların yaşanabildiği bir süreç içerisinde bulunduğu dikkate alınmalıdır.

• Bu noktada Almanya’nın bu kriz içerisinde davranışını etkileyen faktörler arasında sayılması gereken son bir şey ise,olası bir kriz büyümesinin yaratacağı mülteci krizidir.Bu Almanya tarafından oldukça olumsuz bir şekilde değerlendirilmektedir.

• Güvenilmez müttefik,eksen kayması yaşayan müttefik gibi tanımlarla anılmaya başlayan Almanya’nın bir ticaret devleti olduğunu ve tarihsel bir arkaplandan gelen dengeleme anlayışına sahip olduğu göz önünde bulundurmalıdır.